26 Ekim 2010

Tiramisu

Pek saygıdeğer, meydanlara sığmayan okuyucu kitlem, 
Roma seyahatini hakkıyla şu sayfadan nakletmek işini yapamamışım ama bu lezzetten sizleri mahrum etmek olmaz. Tiramisuyu memleketinde ilk tattığımızda "biz bugüne dek tiramisu yememişiz arkadaş." demiştik. Borgo Antico'daki şeker garson kızmız Claudia'nın literatürümüze kazandırdığı Tiramisu tarifini denedik. Yukarıdaki de fotosu. Calaudia'ya olan tuzlu tarifi borcumu Emine Beder'in bir dönem gazetelerden kesip sakladığım tariflerinden biri ile ödeyeceğim. Önümüzdeki Easter'a kalmasın. Önümüzdeki Easter'a Allah kerim. Buyrun bu da yukarıdaki lezzetin tarifi:

Pavesini = Bildiğin kedi dili bisküvisi, ithal olanlardan, 1 paket yetti.
Whipped cream, 250gr = Bildiğin az sütle hazırlanmış bir paket krem şanti.
Eggs, 3 = Yumurta kokusuna tahammülüm yok. Ben 2 kullandım.
Mascarpone, 250Gr (mascarpone is a kind of full-fat cream cheese often used for desserts) =Trakya peynir çıkarmış ama fiyat biraz şinanay...
Sugar, 2 spoons = Bildiğin yemek kaşığı ile. Pudra şekeri varsa daha iyi olabilir.
and one cup of coffee. = Ben bunu şekerli olarak hazırladım ve biraz da acıbadem likörü ekledim.
The ingradients have to be worked separatly. (Bu az bulaşıkla güzel yemek olmaz demek :)
take one bowl and put in there 3 egg yolk, 2 sugar's spoon and the mascarpone cheese
in another bowl you have to whip the egg whites until they becomes as the snow (Kabı ters çevirsen dökülmeyecek kıvamda olmalı ki çevirdim!) . when you will finish to whip the eggs whites remember to put it back into the refrigeretor.
Then you have to whip the cream. (Kremşanti olayı)
now you are ready to blend all the ingredients into the same bowl. take the cup of coffee and pour it in a soup plate. and now what you have to do? you have to submerge pavesini biscuits in the coffee -just for a few seconds- and then you put pavesini in a pan (it hasn't to be too big). And right after you will have done the first floor you have to add the cream in the bowl. keep doing until you will finish the ingredients.


Ben pasta gibi üst üste koyup yaptım. Kreması dolapta iyice katılaşırsa bu tamamdır ama hemencecik yapacaksanız cup'ta yapın derim. Tiramisu'ya cup almak lazım.
 Tarifin etkisi aşağıdaki fotoğrafla tescillenmiştir.


Aklımda başka tilkiler dönüp dururken, oturdum Tiramisu tarifi yazdım. Tatlı yazalım, tatlı konuşalım.

12 Ekim 2010

I like it on the front seat! Three times!

Bu akşam arabaya bindim. Dersten sonra arabada bıraktığım sırt çantam ön koltukta duruyordu. İçine laptop sığabilen şu spor sırt çantalarından... Bu kez içinde lap top yoktu. Notlar... Öğretim teknolojisinin tanımı, tarihi, defterime aldığım notlar, yemeyi unuttuğum meyveler, kurşun kalem, silgi vs.

Spor çantam ön koltukta dururken elimdeki diğer çantaları da koltuğa attım. Biri lap top'um. Bitmeyen işleri eve götüren, getiren, işimi yaptığım cihaz. İşim, mesleğim. Dosyalarla dolu. Yazılar, notlar, raporlar, sunular, dokümanlar, fotograflar, projelerim... Özenle seçilen ve sıkça değiştirilen bir arka plan resminin üzerine dizilmiş iş hayatım.
 
Bu iki çanta ön koltukta dururken, diğer çantanın dökülmeden orada kendine yer bulabilmesi için biraz düzenleme yapmam gerekti. Diğerlerini çekiştirdim. Kırmızı, biraz yıpranmış ve her daim içi hınca hınç dolu çantamı da ön koltuğa yerleştirdim. Fermuarı bozulmuş çantayı ne zamandır yenilemedim. Seviyorum kırmız çantamı. Parfümümü, rujumu, bir kadının gerekli gereksiz taşınabilecek ne varsa, kitaptır, peddir, ağrı kesicidir, göz kalemidir, alışveriş listesidir, faturadır, cüzdandır, kimliktir, karttır... Hepsini içeren sevgili çantamı da koydum ön koltuğa.


O üç çanta arabanın ön koltuğuna sığdı. Dökülmedi, devrilmedi. Ağır geldiği için arabam bipleyerek emniyet kemeri ışığı yakmaya başlamadı. Eve gelirken spor çantamı sırtıma taktım. Lap topumu sol elime  ve kırmızı çantamı sağ omzuma. Kapımı anahtarımla açtım. Evime vardım. Arabaya bindiğim an koltuktaki üç çantaya bakıp, kendi hayatıyla analoji kuran halime şaştım. Üşenmedim bir de bunu buraya yazdım.

Facebook'ta çılgınlar gibi  paylaşılan soruya da cevap olsun: I like it on the front seat. Three times!

11 Ekim 2010

Bir konferansın ardından...

Cuma günü Anadolu Üniversitesi'nin organize ettiği IODL-ICEM etkinliği için Eskişehir'deydim. Bana laci döpyesimi giyme fırsatı... :) Uzaktan eğitimin yönetilmesi ve değerlendirilmesinde, kurumsal alanda yaşananalardan söz eden bir sunum yaptım. Bir sonraki konferans değil de dergi makalesi olsun istiyorum! Bakalım nasıl (vakit) olacaksa...