09 Ekim 2009

Hadise!

Özetler:

Dersler başladı. Önüme yığın yığın makaleler döküldü. Yeni bir defter tutmaya koyuldum. Derslerime girdim. Derslere girdiğimi ilan ettim. Bu yola adım attığımı kendime itiraf ettim. Perşembe günü İstanbul'a gittim. Bu sabah sabah işe erken gittim, akşam geç geldim. Hem mesaimi yaptım, hem dersime girdim. Makalelerimi okudum. Sevdiğim diziyi izledim. Hatta Emrah'a ördüğüm şapkayı örüp bitirip, bi kısmını söküp, yeniden örmeye koyuldum. Bir eğitim bitirdim. Birisine başladım. Bir makale yazmaya niyet ettim. Haftasonuna plan yaptım. Dolapta kalan patlıcanları pişiremediğime yandım. Geceleri İnce Memed'den 2 sayfa okudum, sonra uyuyakaldım.

Çok değil bundan altı ay önce ben adam olamıycaaaam, işe yaramazın tekiyim diye ağlanıp sızlanıp dururken şimdi işlerin başımdan aşmasını, aklıma gelen fikirlerin taşmasını, hatta pelerinimin böööyle rüzgarda salınmasını görür gibiyim. (Ha gün gelir pelerinim gökdelene takılır onu da biliyorum. Ancak bu kaygı ile hareket etmemeye özen gösteriyorum.)

Bugün yaşadığımız her bir duyguyu, ortaya koyduğumuz her bir hareketi, kendimize biçtiğimiz rolü yetiştirlme tarzımıza bağlı olarak açıklayan aşaırı freudyen bir yaklaşımla şunu söyleyebilrim. Kökleri çocukluğa dayanan böyle bir hadiseyim.

1 yorum:

KuzeyGüney dedi ki...

Didemcim ne güzel ya, çok özendim valla sana. Hatta gece gece gaza geldim resmen, oturdum plan program yaptım kızım. Ha uyarım uymam, o ayrı.
Doktoranız, niyet ettiğiniz makaleleriniz, kocanıza ördüğünüz bere ve yarın yenecek patlıcak şimdiden hayırlı uğurlu olsun:)