Lisedeki bilgisayar öğretmenim, ki ben bilgisayar bölümünde okudum varın gerisini siz hesap edin, “internetin yaygınlaşması ile gazete için harcanan kağıt masrafı azalacak, dünya kurtulacak.” diyordu. Dünya kurtuldu mu bilmiyorum ama bu internet denen ortam sayesinde “iletişim” önceden hayal edilemeyecek boyutlara ulaştı. İnsan, ulaşmak istediklerine kolayca ulaşabiliyor artık. Yeter ki arada, insandan kaynaklı duvarlar olmasın. İşte blog vasıtasıyla önceki gün bana bir ilkokul arkadaşım ulaştı. Bununla birlikte benim de bütün ilkokul anılarım yeniden canlandı.
Doğduğumdan beri aynı yerde ikamet ediyor olmamdan kaynaklı olsa gerek, ilkokul arkadaşlarım ile ilgili olarak doğrudan ya da dolaylı yoldan haberler alıyorum. Onlar da benim haberlerimi alıyorlardır. Ama bazı arkadaşlar var ki onların isimleri ancak bir başka yerde okuyunca, görünce, duyunca anımsıyor ve "şimdi ne yapıyordur acaba?" diye merak ediyorum.
Yaşam ilginç herkesi bambaşka bir yöne savuruyor. Büyüyoruz galiba. Öğrendim ki arkadaşım evlenmiş ve artık bir kızı varmış. Yaşam işte… Böyle akıp gidiyor. Biz de kendi çocuklarımızın müsamerelerine gitmeye başlayacağız kısa bir süre sonra, sanırım.
Kafasında kocaman kurdelası ve siyah önlüğü ile sahnede görünen benim, en solda acaba repliğni doğru söylüyormu diye dikkatle gözlüklerini arkasından bana bakan da ilkokul öğretmenim
Aklıma üşüşen kelimeleri itekleyip; sözlerime ilkokul öğretmenimle devam etmek istiyorum. 1. Sınıf sonunda emekli olan ilkokul öğretmenim sebebiyle, 2 sınıf boyunca sürekli değişen sınıf öğretmenlerim sanırım eğitim hayatımın ilk sendromu olmuştu. Sonra 3. Sınıfta “Gülten TOPALLI” öğretmenim geldi de, biz de kurtulduk. Kendisini saygı ile anıyorum buradan. Rahat ayakkabılarını dolapta sakladığını anımsıyorum. Öğrendiğim ilk türkü olan “Oy bahçenize” Gülten öğretmenin meleketinini türküsüydü. (Giresun) Fındıktan yağ çıkardığı günleri anlatmıştı da; nası olur diye ağzı açık dinlemiştik. Melike(resimdeki diğer oyuncu) ile ikimiz "kooperatif" louyduk. zira benim dedemin bakkalı, onun babasının da dükkanı vardı. Tenefüslerde simit-ayran, kırmızı kalem, silgi, çubuk kraker satıyorduk. Kırmızı çikolatalı gofretlerden yiyip, kendi hesabımıza yazıyorduk. Ne çok anı geri geldi şlimdi böyle. Sözü uzatmıyorum. Değişen yaşamları ile çocukluğumun 5 yılını paylaştığım insanlara yaşamda mutluluklar. Öğretmenime de sağlık diliyorum. Umarım hayattadır.