15 Kasım 2007

MELİ MALI


Bunca aradan sonra artık oturup yazmalı canım. –Malı,-meli ekleri zorunluluk bildiririr. Evet Hocam haklısınız! Aslına bakılırsa birdirmemeli. Ama bildiriyor işte naabarsın abicim?

Mesela ev sahibimiz, henüz bir sene olmamasına rağmen bize evden çkmamız gerektiğini resmi yolardan bildirdi. Bize olan güvenini bildirdi. Bizse henüz kendisinie bitarfımıza baka baka, tırıs tırıs gidip kendimize yeni bir ev bulacağımızı; ev sahibinin bir evi, kiracının bin evi olduğunu bildirmedik. Bildirmeli miii, bildirmeli miii?

Ben de bu arada tez hocama tamamlanmakta (kendiliğinden değil elbette!) olan proje nedeniyle pek de tezle ilgilenemediğimi belirttim. İlgilenmeli mii, ilgelenmemeli mi, niye ilgilenmeli ki? Tazıları koşturmak için bir ray üzerine bağlanan o plastik tavşanlardan birinin peşine takılmış gibi hissediyorum kendimi. Tavşan kaç, tazı tut! Tavşan kaç, tazı tut! Tut, tut günlerin ucundan, ekle bakalım uc uca. Ekle bakalım kağıttan katladığın o küçük oyuncaklara benziyor mu elde ettiklerin? Benzemeli, benzemeliiiiii.

İçinde kendinize zaman ayırın, sevdiklerinizle kaliteli zamanlar geçirin gibi ibareler bulunan kitapları hiç sevmem, okumam. Hem zaten okumamalı. Üstelik bu cümlelere mahal verecek şeyler de yaşamamalı. Ama son zamanlarda ne zaman bir arkadaşımla/arkadaşalarımla bir araya gelsem; öyle bir an geliyor ki; masanın etrafında kim varsa sanki bir fanusun içine sıkışmış gibi oluyor. Herkesin işlemcisi kendi dertlerini “process” etmekte. Bbu her bir dert, bir diğerinin bir önceki “level” da atladığı dertlere benzemekte ya da bir sonraki “level” da yaşayacağı dertlerden olması dolayısıyla olağan kabul edilmekte. E o zaman bu oyunu oynamamalı. Oynayana da mani olmamalı.

Evet efendim, şu sıralar yaşamının büyükçe kısmında sadece iş olan bir insan olmaktan rahatsızlık duymaktayım! Annemin “Sen bunu kendin istedin!” sözü de hala türk telekoma ait hatlarda yankılanıp durmakta. Hatta rüyamda karşıma çıkan şişman kadına, “istersem öğretmenliğe dönerim, bu benim kararım!” diye bağıran da benim.( Allahtan ailede şişman kadın yok! )Eve geldiğinde ev yemeği yemek istediğinden olsa gerek, zamanını mutfakta geçiren ve bundan keyif alan da benim… Ve yarısı dişle soyulmuş hıyar gibi soyularak, şekilsizce, çırılçıplak bırakılan cumartesilerin ardından hayflanan da benim. Pazarların arkasından gelen gün ise Pazartesi. Anneme gitmeli mi gitmemeli mii?

Okuduğum kitap diyor ki: “istekleriniz büydükçe, fakirliğiniz artar!”. İroniye bakınız ki daha çok kitap okumak istiyorum okudukça… Ve yeter ulan ne okuyup duruyoruz, okumaktan birbirimizin yüzünü göremiyoruz noktasına geldiğimde; yine de bir çırpınıp çeki düzen veriyorum kendime. Hemen sol yanımda üst üste yığılı duran ve her birinin üzerinde “düşünen adam” figüreleri barındıran “Critical Thinking” başlıklı kitaplara her bakışımda aynı soru ile cebelleşmeye başlıyorum.” Nerden buldum ben bu critical thinking konusunu?” “Did I really think critically, while deciding on this subject?” E kendin kaşındın o zaman diyene bir cevap vermeli miii? Vermememli miii?

O zaman madde madde yazıyorum efendim. Madde 1: Kendime zaman ayırmak istiyorum. Bu başlık altında okumak istediğim kitaplar, evime davet etmek istediğim arkadaşlar, denemek istediğim yemekler, gitmek istediğim kapalı havuzlar, yapmak istediğim mozayikler, görmek istediğim yerleeeeeeeeeeeeeeeer, boyamak istediğim sehbalar, annemle birlikte gezmek istediğim sokakalar ele alınabilir. Madde 2: Müzikle ilgilenmek istiyorum. Yahu ben geride kalan altı senenin hiç birinde bu kadar müziksiz bir yaşam yaşamadım ki! Ya söyledim ya dinledim . Bi yerlerde bi çıkışı olması gerek. Madde 3: Ev taşımaktan tiksniyorum. Bu maddeyi açmaya bir gerek görmüyorum.

Not: Bu yazıda yarattığım karamsar havayı, Didem’in trafik maceralarını anlatan bir dahaki yazımla dağıtacağıma dair okuyucularıma söz veririm.

3 yorum:

Düşgensel Hunili dedi ki...

Oyyyyy demeli miiii dememeli miiii??? Didem'in kayish kopuyor muuu kopmuyor muuu??
Bu ev, ev sahibinin goZune girer miii girmez mi?
Hayat insani yorar miii yormaz mi?
Her yokusun bir inisi vardir Didem'im! Yokus asagi ineceginiz gunler de gelecek elbet! Ha gayreeeeeetttt!! Hade! Hop!

Samil Korkmaz dedi ki...

Şöhreti yurt sınırlarını aşmış D&Ş kekleri eşliğindeki bir sohbet ortamında yeni dünya düzenlerimizi masaya yatıralım. Çok yakında... ;)

anl dedi ki...

didemcim, sizi bebek severek stres atma oturmasina bekliyoruz tuum bu sıkıntıların ortasında :)