19 Nisan 2009

BARCELONA-1

Bendeniz, “gezemelere gitsek ya, heryerleri görsek ya, piramitler de olur, maldivler de uyar bana.” diye şarkılar söyleyip gezer iken bu yaz bir hafta yurtdışı yapmaya karar verdik. Emrahcım en çok Barcelona’yı istedi. Sonra ben ne kadar tur firması varsa sitelerini ziyaret ettim. Bu işi Paskalya’da yapmanın kesemizin sağlığı açısından daha uygun olacağını gördük. İş yerindeki buhranlı, bunalımlı havanın etkisinde tahtalarımın eksilmesi olasılığına da bir önlem olur hem bu dedik. Bu nisanda atladık Barcelona’ya gittik.

Dünya’da farklı yerleri görme fırsatı bulmuş pek çok insanın top on listesinde bir numara olan bir şehir Barcelona. Yok efendim yüzölçümü şudur yok nüfusu budur diye anlatmıycam; onları açın wikipedia’dan okuyun. Ben gezip, görüp, bayıldıklarımı, edindiğim izlenimleri anlatacağım. Ay ne güzel! Yeni baştan yaşamış gibi olacağım.

Gitmeden önce Barcelona’yı okudum, blogları takip ettim. Hatta abarttım, tatile özel minik bir kitapçık bile hazırladım. 5 güne Barcelona’nın sığmayacağını bilerek nereleri görmeli listesi oluşturdum. Bu sırada sevgili eşim, "hayatım sen çalıştın ya artık gezdirirsin bana Barcelona'yı" rahatlığı yaşadı. Bünyemde built-in olarak bulunan GPS ile yolumuzu bulacağımızdan emin olarak koyulduk yola.

Tur ile gittiğimiz için, gezi boyunca göre göre ezber edeceğimiz, kimini ezber etmekten tiksinirken, kimini tanımaktan sevineceğimiz bir grup insan ile havaalanında bir araya geldik. Çekimizi in ettirmek üzere sıraya girdik. Geçen seferki uçak yolculundan anımsayacağınız sağ koltuk-altına motor takmalı olanından kurtardık; lakin, bu sefer de kolumuzu koparıp, yerine kanat takmış etkisi. Her neyse....

Vın diye gitmedik Barcelona'ya. Öyle google earth usulü bir tıkla zoom-in bir mesafede değilmiş kendisi. Yolculuk teyyare ile yaklaşık 3,5 saat kadar sürüyor. Git-gel İspanya 6 saat bir durum yok yani. Bu sırada, Yunanistan'ın, çizme şeklindeki yarımadanın ve Akdeniz'in tepesinden bakılabiliyor. Hemen önümüzdeki ekran bozuk olduğundan biz böyle hayal ettik. Ayrıca bir charter uçuş olması nedeniyle, dizler ön koltuğa deyiyor. Acil durum halinde başı dizlerin arasına almak na-mümkün! Silme Türk olaraktan 200'ü aşkın kişi gittik Barcelona'ya. Bizden yarım saat önce hareket eden bir uçak dolusu Türk-turist-cengaver daha var. Sanırsın ki, bu kez Viyana değil, Barcelona kapılarını zorluyoruz.

Barcelona'ya gidince öğrendik ki, o kapıları zorlayan sadece biz değiliz. Paskalyayı fırsat bilen her milletten insan zorlamaya gelmiş kapıları. Şehir silme turist olmuş. İspanyollar ise gayet rahat, her sene 45 milyonun üzerinde turist görmeye alıştıklarından olacak ki, dükkanlarını kapatıp tatile çıkmakta sakınca görmemişler.

Çıkarım 1: Paskalya'da yurt dışı turu demek, ucuzluk demek, dolayısıyla kalabalık demek ve ayrıca dükkanların kapalı olma ihtimali demektir.

To be continued.....

2 yorum:

anl dedi ki...

ohh mis gibi miiisss.gıcık demeden de geçemicem.

Umit dedi ki...

şimdi efenim böyle durumlar için seatguru.com diye bir güzide sitemiz var ki.. havayolu ve uçak tipine göre oturulması ve oturulmaması gereken koltukları görmek olası.. Bu arada benim tercihim kuyrukta, en arkanın bir ki sıra önünde cam kenarı oluyor.. hem tuvalete yakın, hem servise; ye iç dur yol boyu :)))