Klavyenin üzerinde gezinen parmaklar, boşuna çalışmıyor. Helal olsun sentezlediğiniz ATP'ler. Bir procrastination eseri içinse, helal olsun! Makalenin sonuç kısmını yazmaksa, şöyle dursun!
Bu Haziran bir garipti. Dolu yağdı mesela, bildiğin dolu. Arabaların camlarını delip geçecek denli iri, kocaman. Ben deyim ceviz sen de yumurta... Elimizden, camdan dışarısını seyretmekten başka birşey gelmedi. Gelmez. Mesela ben camlardan, sanki evimiz taşlanıyormuş gibi sesler gelmeye başlayınca korktum, endişelendim. "Lütfen dursun şu dolu!" diye düşündüm. Yüksek sesle söyledim. Diledim. Hepsi bu! Elimizden gelen. Sonrası, arabadaki hasara bakmak, bahçeyi süpürmek, balkonu yıkamak...
İnsanın sevdikleriyle ilişkileri de zaman zaman doğa olaylarıyla ilişkisine benziyor işte. Bir şeyin olacağı varsa, oluyor. Huylu huyundan vazgeçmiyor. Önceden alınan önlemlermiş, yok efendim "ben söylemiştim." lermiş... 5 kuruşluk kıymeti yok. Korkmak, endişelenmek, hayıflanmak, uykusuz kalmak, dert edinmek, üzülmek... Hepsi boş. Haziran ortası kar yağacağı varsa, yağıyor. Dolu düşecekse, düşüyor! Herşey olup bittikten sonra, artık hesap sormuşsun, başa sarmışsın olacak gibi değil. Bahçeyi düzenlemek, balkonu yıkamak ve eğer camlar kırılmışsa, onları taktırmak gerekiyor. Ve tabiiii, kabullenmek. O vakit bu kabullenme hem kendim hem de bütün sevdiklerimiz için gelsin! Amin! Bu konuya nerden geldiğim de bana kalsın.
* Karikatürdeki kabullenme durumu biraz abartı ama... İdare edin artık.
1 yorum:
düşündüm taşındım tam olarak bizim içinde bulunduğumuz durumu yansıttığına karar verdim. hakkaten yaw.. biz bu dönüşü planlama işini sürekli erteliyoruz harekete geçmeli ... peah...
Yorum Gönder