23 Eylül 2006

Didem'in Gözlüğü YOK



Ayşe Arman‘ı tanır mısınız? Ülkenin en yüksek tirajlı gazetelerinde sayfa sayfa röportajlar yapıyor efendim nasıl tanımazsınız? Ben tanırım kendisini. Gazete elime geçtiğinde bir de okurum üstelik. Okurum ve her okuduğumda aynı hissi hissederim. Kafamda hep aynı soru uyanıyor: “E… Yani…..?”

Yazmayı oldum olası seviyorum. Yazıp köşeye atıyordum. Blog, bir nevi yeni bir köşe oldu benim için. Güzel de oldu. Bloga yazdıklarım hayatımın dökümü gibi; benim görüşlerim, benim bakış açım, benim hayatımdan renkler... Bundan normal bir şey yok. Ayşe Arman’la aynı işi yapıyor sayılırız işte. O da kendi hayatının bir dökümünü yapıyor bizlere. Mesela bugün Burj El Arap manzaralı halk plajından, kızıyla yaptığı keyiflerden söz etmiş kendileri. Bir de kızına bakıcılık yapan Necla’nın bir betimlemesini sunmuş bizlere. Durum bu. Fark şu. O Türkiye’nin en iyi gazetesinde yazıyor, ben internette kendi köşem diye nitelendirdiğim blogumda. Benim evimin yanında plaj mılaj yok. Öyle turkuvaz rengi deniz de yok. Arka planında elektrosaz çalan yokuşlu bir Ankara manzarası var. Zaman zaman ben de kendi köşe yazılarımda yansıtıyorum bunları okuyucularıma. Ha Ayşe Arman, ha Didem Avdan…

Durumu şöyle özetleyeyim. Kendisini, röportajlarını okuyorum efendim. İçimden bir ses “Okuma şu kadını sen de yazarsın Didem; hem de Ayşe’ye bin basarsın!” diye rahatsız edip duruyor beni. İçimdeki sesi haklı buluyorum. Evet Ayşe Arman’ın bu lüküs hayat yazılarına sinir oluyorum. Ha bir de üstüne üstlük sevgili okuyucular, satırlarıma sayın hanımefendi gibi son vermek istiyorum .BAAAAAY!

2 yorum:

Düşgensel Hunili dedi ki...

Senin yazıların onunkilerden daha sürükleyici! Ayrıca sen gözlerindeki anlamı bizlerden saklamıyorsun yazarken... Ben nereden bileyim güneş gözlüğününün ardından yazarken, bana nasıl bir anlam kattığını...
Yok katmamış yaaff... Bişey katmış olaydı ben şimdi bu blogu raybanlarımlan yazardım ayol!

Umut DURAK dedi ki...

Yahu bunlar bir değil iki değil. Bir zamanlarda Perihan Maden'e ben böyle kıllanırdım. Okumıcam bu kadını dedikçe ille okurdum. Onlar yalan. Matrik onnar. Derdetme didemcim sen. Bak şahane yağmur var dışarda. Hava kapalı. Evlerimizin camlarında damla damla gökyüzü. Masamda kahvem, kültablamda sigaram. Daha ne isterim ki :)