Blog yazılarıma verdiğim uzun ara sizleri yanıltmasın; yazmayı bırakmış değilim. Yalnızca yaşamaktan, yazmaya fırsat bulamadığım günleri bıraktım geride. Bu yaz ömrümün en hızlı yaşını yaşadım.
Kırk gün kırk gece değil ama, bu devirde öyle sayılabilecek kadar uzunca, 2 hafta kadar süren bir koşuşturma ile evlendim. “Sevdiğim”le birlikte yeni bir yaşama merhaba dedim. İzmir’deki nikâh muhteşemdi. Tam bir kır düğünüydü. Nasıl desem? Bu kadarını hayal bile etmiyordum. Bahçeyi öyle kalpler, tüller, çiçeklerle bezeli görünce, gözyaşlarımı tutamadım. Emeği geçen herkese, özellikle organizasyonun her anını omuzlayan Olcay Yenge’ye sevgilerimi gönderiyorum.
Ertesi hafta Ankara’ya dönüp çalıştım. Ben çalıştım, aklım başka yere çalıştı. Nasıl olcak bu işler? Diye düşünürken, arkadaşların desteği gerçekten yaz sıcağında içilmiş bir bardak soğuk su gibi geldi bana. Cuma gecesi evimizin bahçesinde, arkadaşlar, komşular, akrabaların katılımıyla bahçeye asılmış ampuller, beyaz sandalyeler, ziller, tefler eşliğinde atılan göbeklerle şenlenen ancak sağanak yağmurun azizliğine uğraması sonucu evde sonlanan bir kına gecesi yaşadık. Avucumda hala izi var.
O gecenin sabahı Ebrularda edilen kahvaltı ve kuaför faslı ile düğün gününe bağlandı. Özgenin organize ettiği şaka Umut’un değil Mehmet’in başına patladı ve gerçekten unutulmazdı. Tüm “ekip”e sevgilerimi gönderiyorum. Sözünü ettiğim bu ekip de Ankara organizasyonunu omuzladı. Onlara nasıl teşkkür etsem az!
Attığımız göbecikler yetmedi, geceye Ankara Kalesi’ndeki yemekle devam ettik. İçtik, güzelleştik, Sabah balayı için yola düştük. Balayı fikrini icat edene ayrıca şükranlarımı iletmek istiyorum. İliklerime kadar huzur buldum Kaş’ta. Tüplü dalış deneyimim de Kaş’ta geçirdiğim günler gibi unutulmazlar arasında yer alacak.
Pazar Günü balayı bir anda bitti ve oy verme telaşı başladı. Bu oy verme, siyaset, ülke gündemi hususunda yazmak istediklerimi başka bir blog yazısına saklamak niyetindeyim. Blog yazılarıma verdiğim aradan sonra yazmak istediklerim yazdıklarından kat be kat fazla aslına bakılırsa, yaşamın hızı yazma hızımı alt ediyor yine.
Bir son dakika haberi:“Topuz gelin” görevini başarıyla tamamlayan saçlarımı kestirip yaz saçı uygulamasına geçtim. Artık kısa saçlıyım!
Kırk gün kırk gece değil ama, bu devirde öyle sayılabilecek kadar uzunca, 2 hafta kadar süren bir koşuşturma ile evlendim. “Sevdiğim”le birlikte yeni bir yaşama merhaba dedim. İzmir’deki nikâh muhteşemdi. Tam bir kır düğünüydü. Nasıl desem? Bu kadarını hayal bile etmiyordum. Bahçeyi öyle kalpler, tüller, çiçeklerle bezeli görünce, gözyaşlarımı tutamadım. Emeği geçen herkese, özellikle organizasyonun her anını omuzlayan Olcay Yenge’ye sevgilerimi gönderiyorum.
Ertesi hafta Ankara’ya dönüp çalıştım. Ben çalıştım, aklım başka yere çalıştı. Nasıl olcak bu işler? Diye düşünürken, arkadaşların desteği gerçekten yaz sıcağında içilmiş bir bardak soğuk su gibi geldi bana. Cuma gecesi evimizin bahçesinde, arkadaşlar, komşular, akrabaların katılımıyla bahçeye asılmış ampuller, beyaz sandalyeler, ziller, tefler eşliğinde atılan göbeklerle şenlenen ancak sağanak yağmurun azizliğine uğraması sonucu evde sonlanan bir kına gecesi yaşadık. Avucumda hala izi var.
O gecenin sabahı Ebrularda edilen kahvaltı ve kuaför faslı ile düğün gününe bağlandı. Özgenin organize ettiği şaka Umut’un değil Mehmet’in başına patladı ve gerçekten unutulmazdı. Tüm “ekip”e sevgilerimi gönderiyorum. Sözünü ettiğim bu ekip de Ankara organizasyonunu omuzladı. Onlara nasıl teşkkür etsem az!
Attığımız göbecikler yetmedi, geceye Ankara Kalesi’ndeki yemekle devam ettik. İçtik, güzelleştik, Sabah balayı için yola düştük. Balayı fikrini icat edene ayrıca şükranlarımı iletmek istiyorum. İliklerime kadar huzur buldum Kaş’ta. Tüplü dalış deneyimim de Kaş’ta geçirdiğim günler gibi unutulmazlar arasında yer alacak.
Pazar Günü balayı bir anda bitti ve oy verme telaşı başladı. Bu oy verme, siyaset, ülke gündemi hususunda yazmak istediklerimi başka bir blog yazısına saklamak niyetindeyim. Blog yazılarıma verdiğim aradan sonra yazmak istediklerim yazdıklarından kat be kat fazla aslına bakılırsa, yaşamın hızı yazma hızımı alt ediyor yine.
Bir son dakika haberi:“Topuz gelin” görevini başarıyla tamamlayan saçlarımı kestirip yaz saçı uygulamasına geçtim. Artık kısa saçlıyım!
3 yorum:
Bence de her an'ı ve yaşadıklarımızla, harika bir 2 haftaydı :) Öyle ki yaşadığımız boşluğu anlatmak da zor :)
İkinize de mutluluklar canım benim!!!
ankaraya gelmek nasip olmadı, ama belli ki izmir gibi güzel olmuş. en kısa zamanda size gelip ankara video çekimlerini seyretmek istiyorum.fotograflara da bakcam :)
Çoook tebrik ederim :))
Pek yakışmışsınız birbirinize, maşallaaaaaaaa :D
Sevgilerimle..
e.
Yorum Gönder