07 Nisan 2008

Karınca


Kaç zamandır yazmadığım kadar yazasım var. Genzime atılan düğümün kilidini ancak kelimeler çözebilir belki. Bir problem cümlesi yazmak istemiyorum artık Verilenler istenenler koyu yeşile boyalı bir tahtada sıra sıra dizilsinler istiyorum kendiliğinden. Ve bu problem benim bildiğim yolla çözülsün. Öğretmen diğer çözüm yollarını da kabul etsin istiyorum.

Karıncalar dördüncü kattaki evime kadar teşrif ettiler. Onları elime alasım yok. Halbuki elime alsam; şöyle dizsem satırların üstüne; herkes için bir anlam ifade edecekler belki. Anayasanın bilmem kaçıncı maddesini yazacaklar, sevdiğim türkünün ikinci sayfa notasını, annemin kan tahlili sonucunu yazacaklar. Ya da ben bütün bunları bir tarafımdan atıp, tıktır tıkır ederekten, gürültüm kendi kulağımı delerekten, düğmelere basaraktan yazacağım. Konuştuklarımızdan bir blog yazısı yapacağım. Yaşadıklarımı bir kenara atacağım.

Şimdi gelip biri dikilse karşıma… Dese ki:“Şu karıncalar iyi organize olmuş yaratıklar. Acaba onlar da emekli oluyorlar mıdır dersin?”. “Git başımdan” derim ona “Defol git başımdan!”. Yerine göre ağır konuşmasını da bilirim hani! Çocukluk etme. Çocukluğunu nerde unuttunsa oraya git. Git orda dikil. Dikildiğin yerde dimdik dur. Sonra yıkıl!

Oysa yıkılmak yok.Gösterişli eyaletlerdeki gösterişli binalar gibi bir taraflarına tonlarca dinamit yerleştirecekler de öyle yıkılacağım sanıyorsan,yanılıyorsun. Yıkım dediğin öyle bir hamlede olmaz her vakit. Karıncanın hareketi denli
ufak ve sesiz gelip çöreklenir içine gün be gün. E yaşlanmak dediğin de bu değil mi zaten? Yaşamak dediğin de eş anlamlısı zannımca.

Nerden geldi bu karınca mevzusu şimdi buraya bilmem ki? Karınca dediğin ekmek kırıntısını bulmaktan sevinçli, kaçıp gidiyor işte bi yelerle. Ekmek kırıntılarını onun için hazırlayanlara "müteşekkir"! Her halinden, yürüyüşünden belli. Bu ekmekler de çok kırılgan oluyor canım. Kırılmadan edemiyorlar. Ne yapsam yapayım kırılıp duruyorlar. Üzerinize afiyet biraz bana çekmişler.

Kim yazmıştı şu dizeyi yahu? “Kalbimiz incedir kırılır. Çıt çıt” Kim yazdıysa…Neyse….Bi nefeste üfürüvereceğim karıncaları oldukları yerden. Yazısını bozacağım. Ve neyse diyeceğim. Neyse ikinokta, nasıl bitirileceği bilinemeyen cümlelerin sonuna getirilir. Söylemek istediğiniz, içinizde kalan yada bir darboğaza kısılıp da yerini bulamamış bi’şeyler varsa onları ustalıkla saklar. Cümleyi bitiriverir. Neyse…

1 yorum:

elegimsagma dedi ki...

hmmm, birisi/birileri/birşeyler/var sayalım bir faktör, didemciğimi fena kırmış/kızdırmış/ üzmüş sanırsam. Şimdi bu faktöre sesleniyoruz: ses, ses, deneme, bir, ki:
"bana bak yellozzzz faktöööör, oralara gelmiyim, saçını başını yolar, ağzını burnunu yırtar, seni 11.kat balkonlarından aşağı sarkıtırım! regl büyüsünden tut, kapılarına domuz yağı sürmeye kadar her birini öğrenir, uygularım, fallahi yerlerden toplarsın kendini! aazını burnunu kırarım, şiddetin binbir türlüsünü, en yımışağından başlar en hayvancasına kadar direkt uygularım sana, iflahın kesilir! didemciğimden uzak durcan, annaşıldı mı faktör, aman faktör, canına okurum faktör!"
Evet, bu tehdit dolu kelimelerden sonra ne kadar hayvan biri olduğumu görecek olan faktör eminim tırsacak ve geri püskürtülmüş olacaktır, işlem tamamlanacaktır, hak yerini bulacaktır (birascık şiddet dolu oldu ama olsun, bazen gerekebilir). İçin rahat olsun şekerim!