25 Mayıs 2008

Dikiş diken Leydi


Şu an itibariyle aslına bakarsanız tezin bir bölümünü yazıyor olmam gerek. Lakin bir dar boğaz hadisesi ile karşı karşıya kalmış durumdayım. Ya da bambaşka bir analoji ile devam edecek olursak, insan gücüyle çalışan bir dikiş makinesinde tıngır mıngır dikmekte iken, ipe fabrika hatası, önlenemez gereksiz bir düğüm denk geldi de; çat diye kopuverdi iplik. İpliği yerine takıp yediden devam edeceğim. Ağır aksak, tıkır mıkır ben bu yoldan devam edeceğim.

E güzel. E peki gelin görün ki, sanki makinenin başında ağır aksak dikiş dikmekte olan bu leydi(hikayenin bu kısmında leydi analojisi kendiliğinden çıkageldi. Leydiler dikiş diker mi?) zaman zaman bozulmakta. Leydinin omuzları ağrımakta, dizleri sancımakta, midesi yanmakta. Teninin çeşitli yerlerinde kırmızı lekeler belirmekte. Ve leydi bu duruma dellenmekte. (Bir Leydi nasıl dellenbilirse siz hayal edin artık!) Uçuşan elbise kolları ile ellerini sağa sola savurarak dellenebilir pekala… İşte böyle.

Efendim ayrıca bu hafta sonu da Leydi planladığı çoğu şeyi yapamamış ancak planlamadığı pek çok güzel şeyle karşılaşmış durumda. Güneş bebeğe hoş geldin demek gibi mesela.

Leydi bu planlama olayına fena halde kafayı takmakta. Hâlbuki ne var kafayı takacak değil mi efendim. Zaman kendi ritminde kendiliğinden akmakta, su yolunu bulmakta. Yapmak istediklerim, yapmak istediklerim, yapmak istediklerim yapmak istediklerim şeklinde ekho yapıp duran cümlecikleri genellikle bir kenara atmakta. Sanırım bu konuyu bir bilene danışmakta fayda var diye düşünmekte Leydi. Sonra kelin kendine merhemi olmadığını anımsamakta. “Ben çok iyi bir veteriner olabilirdim.” diyen bambaşka bir konuda uzman, ve yaptığı işi de iyi yaptığını düşündüğü hocasını hatırlayıp, aklını başına toplayıp yamaya koyulmakta.

Az önce yuttuğum mide ilacı ile Leydiyi biraz rastlattı sanırım. Bu gece ardı ardına sıralı renkli bi o kadar da huzursuz edici, gürültülü ve kötü çekilmiş klipleri andıran, bir dizi rüya görmemeyi dileyerekten çekip gitti Leydi.

Bu haftasonu Güneş bebek dünyaya geldi. Berna anne oldu. Çok yağmur yağdı. Mehmet’in annesi ömrümde yediğim en leziz sarmaları getirdi. Ben 10 tane cici deneyip birini bile beğenip almadım. Leydinin kulaklarını çınlattım. Nasıl olacak bu işler? Derken, tezimin başına yollandım.

2 yorum:

elegimsagma dedi ki...

Vadideki Zambak'ın leydisi de mi böyleydi ne?

Serendipity dedi ki...

Bilmem...