13 Şubat 2007

Başıma üşüşen karıncalar

(Resim by kafası hunili. Teşekkürler!)
Şimdi farzedin ki baharmış. Kış kışlıktan şaştı bahar baharlıktan ya, yabancılamayın kendinizi. Farzedin ki daha gençsiniz: daha az kaygılı, eteklerinizi tutuşturan başka çizgili, kareli, harita metod, yuvarlanan küreden, kırmızı tren kaygılarınız var. Yuvarlanıp duran mavi yeşil küreden bihaber telaşlarınız var avuçlarınızın içinde.

Böyle bir zaman süregiderken, başınızın üzerinden bir karınca düşüyor. Huzursuz, kımıl kımıl kımıldanan bir karınca. Her şey karıncanın sakinliğinizi, dinginliğinizi yerle bir eden bir kımıltıyla teninize değmesiyle başıyor. Bir de bakıyorsunuz ki; başka karıncalar da üşüşüvermiş başınıza. bir karınca, iki karınca, derken... Başınızın üzerinde duran aynı mavi gök oysa ki. Güneş aynı edayla balkımakta. Fakat siz başınıza üşüşen karıncaların devinimine kaptırmışsız kendinizi bir kere.

Yaşadıklarımın bir cins betimlemesini sırtında taşıyor işte bu karıncalar. Nedense kendileri tek tek üşüşmüyorlar başıma ki, birini yakalayıp ondan kurtulayım; sonra diğeriyle uğraşayım. Arada da parlayan güneşe bir bakmaya fırsat bulayım. Telaşlarım bilyeler gibi eteğimden dökülsün; ışıldasın onları zevkle bir daha toplayayım.

Malum kışı yaşıyoruz ama ben farzediyorum ki hava güzel. Yirmi beş yaşımı yaşıyorum. Yaşadıklarımın belki fazlası var, belki azı. Ne tartacak bulunur, ne değerlendirecek. Bilmiyorum. Gözümü kapıyorum. Ulu bir çınarın gövdesine yaslanmışım. Bir elimde elmam var. Diğer elimde kitabım. Manzaram var, huzurum var, içime sakladım onu. Yalnızca sevdiklerimle paylaşacağım güzel bir yere. Her ne kadar yaşamda karıncalar hep kalabalık bir ordu misali tepeme üşüşselerde; huzurumu saklarken onlarla başa çıkmayı öğreniyorum yavaş yavaş.

Bir dönemi açıp bir dönemi kapatıyorum bugün. İlkokulda öğrenmiştik ya hani. İlk çağ, orta çağ yeni çağ, yakın çağ. Bilmem ki ne koymalı bu çağın adını? En iyisi ilkokul öğretmenime sormalı. Daha kim bilir ne çağlar yaşayacağım. Kulaklarımda aksak ritimli, oynak bir melodi durmadan yankılanıp duruyor. Ve bana her seferinde, "her şey çok güzel olacak" dedirten batıl inancım ritm tutuyor ona. Ben de bırakıyorum, kımıldansın dursun karıncalar. Ne yaşadıysam benim. Güzel günler benim. Elmamdan bir ısırık daha alıp, kitabımın bir sayfasını daha çeviriyorum. Başıma üşüşen karıncalara ne elmamı yar ediyorum, ne kitabımı, ne kendimi. Karınca gibi olmalı diyorum zaman zaman, çalışmalı.

Hiç yorum yok: