Neden bu kadar uzun bir ara verdim yazılarıma? Çünkü tatildeydim. Sömestr tatili... Eğer Songül ve Zeynep kalıp da Trabzon’dan gelmeselerdi, eğer Ezginin Günlüğü Nefes’te konser vermeye kalkmasaydı; ömrümün en boktan sömestr tatilini geçirdim diyecektim. Sanırım yine de ömrümün en boktan sömestr tatilini geçirdim. Neden mi böyle ağır konuşuyorum? Sanırım insanın zaman zaman böyle konuşmaya da ihtiyacı oluyor. Böyle konuşunca birden Can Yücel’in sesi çınlar gibi oldu kulaklarımda.
Şu gökteki ay var ya
Şu boktan şu yarım ay
Bakarsan bakarsan bakarsan
Bi tek sözüme bakıyor benim
dolunay olmak için
O bana bakıyor
Ben ona.
O bana bakıyor
Ben ona,
Hepimiz ama
Hepimiz
Hepimiz
Bakıyoruz hep birbirimize
bakıyoruz hep bakıyoruz
ADAM olmak için hep
Ay! Ay! Ay!
O bana bakıyor
Ben ona.
O bana bakıyor
Ben ona
Canım yanarcasına
Ne zaman
Ama ne zaman olacak bu iş?
…
Özetle bu tatilde yine biraz Sıdıka Saka oldum. Desenli hırkamı giydim. Annem hastaydı başında bekledim. Onlarca yeni doğmuş bebek gördüm. Ve onlarca genç anne… Bu tatilde sobadan, kömürden, külden, kurumdan bi kat daha fazla nefret ettim. Çok üşüdüm. Çok sıkıldım. Çok yemek yaptım. Ve hiç kitap okuyamadım. Omzum hala ağrıyor. Hale yola koymak istediğim işleri de bir türlü hale yola koyamadım. Neyse geçer! Bu arada artık tek tük de olsa sigara içmiycem. Hey heyler tepeden dumanla kovulmuyor!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder