02 Kasım 2008

Gerek Yok


Tezimin son halini hocama teslim ettim. Düzeltmeleri bekliyorum. Bu da demek oluyor ki ; artık akşamları biraz da olsa rahat edebilirim. Ama edemiyorum. Hakikaten edemiyorum. Bir rahatsızlık, bir huzursuzluktur gidiyor. Öyle ki, kendi yüzüm geriliyor zaman zaman bu gerginlikten rahatsız oluyorum. Bir kat daha geriliyorum. Bu hal bana, bizzat kendime rahatsızlık verirken, cümlelerim keskinleşiyor. Gereksiz yere tekrar eden ekholarla baş etmek zorunda kalıyorum sonraları. Söylediğim sözün keskinliğinden kendim de rahatsız olabilecek kadar empatik bir insan olmaktan nefret ediyorum. Durmaksızın somurtup homurdanan bir cins mavi yaratık kadar can sıkıcı olabiliyorum. Bu durumu tarif etmek için de bir paragraf yazı yazabiliyorum üstüne.

Eeee. Peki neden? Nedenini az çok biliyorum. Yahu bu da ilginç bir durum. İnsan psikolojisinde hiçbir durum bir diğeri ile direkt olarak ilişkili değil? Yalnışsam söyle Rabia? "İndependent variable- dependent variable" olayı yalan. Tezde de öyle çıktı zate. Bi kamyon başka başka değişken çizgifilmlerdeki otoyollar misali karışık kuruşuk biçimlerde birbiri ile bağlı. Yalnızca bir sonuç değişkeni ile karşılaşıp da; "şundandır!" diyemiyorum. Neden oldğunu da pek bilemiyorum.

Belki, bir dönem daha kapanıyor: Evet yüksek lisans hikayesi de burada bitiyor. Bir "Eee bundan sonra ne olacak?" başlıklı kaygılı dönemi yaşıyorum sanırım. Bayan kaygı kulakların çinlesiiiin! "E Ne güzle master bitiyorsa rahat et! Ne kukumav kuşu gibi düşünüp duruyorsun?diye sorulabilir. Haklısınız kaç zamandır kendime bunu anlatmaya çalışıyorum. Yapmayı ertelediğim, yapmak istediğim bir kamyon şey var sırada. Koy sıraya gerçekleştir de mi? Analitik düşünebilen ancak analitik yaşayamayanlardanım efendim. Yaşayana da kılım!

Hayatımda bir dönemin kapanması ile çalıştığım yerde Ankara Sonbaharına taş çıkaran bir yaprak dökümü yaşanmasının eş zamanlı geçekleşmesi de canımı sıkıyor. Bu yaprak dökümü gerçekleşirken değerli yöneticilermiz işgücünü, zamanını diğer bir değişler yaşamların büyükçe bir kısmını kiraladıkları çalışanlarını bir tek kez olsun bilgilendirmeye tenezzül etmediler. Bu arada kiraladıkları bu hayatların kiralarını ödemediler. Kiraladıkları yerlerden de çıkmadılar üstelik! Bu gün bizi işten çıkarırlar mı acaba? Ne biliyim? Hal böyle olunca çalışanlar, çalışamayanlara dönüştü. Zira motivaston yüzüklerin efendisidir. Ve kendisi çalışma hayatında, büyükçe bir oranda para ile kısmen de iletişimle yaratılır. Başka teoriler de var ama siz bu konu için bakınız "ekmeklerin sayısı ile köftelerin sayısı teorisi!"

E tabi insan böyle olunca zaman başa sarıyor. Noldu? Nolcek? Kurduuum teoriler çoktüüü! Adam olamadıııım adam olamadııım! İş hayatında yırtık bir kadın olamadıııım! Suratsız oldum, rahatsız oldum, husuz oldum. Ne gerek var? Gerek yok!

3 yorum:

elegimsagma dedi ki...

my elti is a challenge maniac, hehe:)

Serendipity dedi ki...

cık cık cık. Bak bi eltiler savaşı başlatacam o olcak!

Umut DURAK dedi ki...

eylemsizlik efenim eylemsizlik, zamanla sürtünemeden teker yavaşlar, rahata erersin :)