01 Mart 2008

Belediyeden delirten uygulmalar-Bölüm 2008

Doğma büyüme bir Ankara’lı olarak Belediye’lerin yediği haltlara sinirlenmeye başlayalı çok uzun zaman oldu. Sanırım taaa ilkokul yıllarıma dayanıyor. Evimizin önündeki yokuşta, açılıp kapatılmayan çukur yüzünden meydana gelen kazalardan tutun da; defalarca yenilenen eşek kadar kaldırımlara; zamanında gelmeyen çöpçülerden, caddenin bir tarafını kendi alanında kabul edip diğer tarafını hiçe sayan belediye uygulamalarına değin (ki bu uygulama annemlerin evinin olduğu caddede hala sürmektedir. (Bizim evin bulundu bölge Çankaya Belediyesi’ne, yolun karşısı Mamak Belediyesi’ne dâhildir. Elinde süpürgeyle sokağı süpüren çöpçünün önündeki çöp parçası yanılır şaşar, rüzgârla caddenin karşı tarafına uçarsa, sorumluluk alanından çıkar. Ve orada kalır.) bir sürü belediye sinir germe uygulamasıyla yıllardır yüz yüze kalmaktayım. Ben büyüdüm, şehir büyüdü, eski çamlar bardak oldu, ancak bir türlü şu belediyeler adam olmadı. Gene sinirleniyom. Gene sinirleniyom.

Hani bir ülkenin gelişmişlik düzeyi ve kaldırım yükseklikleri arasındaki ters bir orantı olduğunu savunan bir söz vardır. İşte tam da bu sözün “cuuk” diye oturduğu bir durum yaşanıyor son zamanlarda Ankara’da. Belediyeler yine bi haltlar karıştırıyor ve şehrin içinde ne kadar yol varsa onları ayırmak için beton bloklar koyuyor yolun orta yerine. Deli oluyorum yaaa. Resmen deli oluyorum

Bu önce Çetin Emeç Bulvarı-Ayrancı hattında yer alan çelik halatların sökülmesiyle başladı. “Oooh kopan halatların yerine yenisini yapacaklar sanırım.” derken, trafiğin en kalabalık olduğu saatlerde yolu, o dandik kırmızı/tutuncu kukalarla daraltaraktan, kocaman beton bloklar koydular yolun ortasına. Bir de çoğunlukla yanmayan ancak yine de şekilli olmaktan bir adım geri kalmayan o “yeni” sokak lambalarından dikiverdiler. Oldu bitti! Bitince yolu ikiye ayıran bir kocaman gri duvar oluştu.

Şimdi o gri duvarladan Eskişehir yoluna da yaptılar. Çok hızlı çalışıyorlar Allah var. İki ‘ haftada yapıp bitiriverdiler Eskişehir yolundakileri. Üstelik sadece yolun geliş ver gidiş şeritlerini birbirinden arasına toprak doldurdukları o iğrenç duvarlarla ayırmak yetmedi, toplu taşım için kullanılan sağ şeridi de yoldan o koca duvarla ayırdılar.70 km hızla sağ şeritte seyreden bir arabayı ortadan ikiye ayıracak kadar güzel oldu Allah var! Bi de üzerine kedigözlerini dizdiler. Şeklin dibi oldu!(Bakınızı Armadanın Karşısında bir türlü tamamlanmayan iğrenç yapının önündekiler. )

Yanlı olmamaya, akılcı olmaya çalışıyorum. Mantık arıyorum yapılan işlerde (büyük hata!). Çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği, sonradan şehir olmalıktan kurtulamamış bu Orta Anadolu kentinin, bu memur ciddiyetli! yerin, Başkentin giderek artan bir iğrençlikle içine edilişine tahammül etmekte zorlanıyorum. E tabi sonra bana haklı olarak “ya sev ya terk et” diyorlar.

Bu yazıyı kafamdaki sorularla bitirmek istiyorum. Yanıtı olan varsa, varsın beri gelsin!

  1. Yolları ayırmak için kullanılan yöntemler için bir literatürde bir standart var mıdır? (Kızılay’daki zincir şeklindeki uygulamayı tenzih ederim!)
  2. Yolun iki şeridini beton bloklarla ayırmanı başka bir ülke, şehir, ya da kıtada uygulaması var mıdır? Var ise bunun mantıklı bir sebebi var mıdır?
  3. Bu kaldırımları “şöyle yapalım, böyle yapalım” kararını kim almalıdır? Mesela bir binayı şöyle yapalım böyle yapalım, şekilli parti binaları yapalım derken mimarlardan mühendislerden destek alınır benim bildğim. Şehirde böyle büyük değişiklikler yaparken bir meslek grubundan, kişiden, kurumdan, kuruluştan danışmanlık alınır mı? Alınırsa hangisinden alınır? Bu işlerde imzaları olanların canları hiç sıkılmaz mı ? (mimar, şehir bölge planlamacı ve kaldırım mühendislerinden yanıt bekliyorum.)
  4. Bütün bu işleri denetleyen bir denetim mekanizması yok mudur? Şehre yapılan her bi şey rahmetli anneannemin değişiyle “Allah yapısı” mıdır?Yada şehirde yapılacak değişiklerle ilgili olarak o şehirde yaşayanların hiç mi söz hakkı yoktur? (bakınız yaklaşan yerel seçimler ve belediye sınırları konusu)
  5. Eğer bu yol ortasına dikilen ufak gökdelenler, ki renkleri ve biçimleri itibariyle gerçekten yoldan ayrılması, özellikle geceleri çok zor oluyor, ölümlü trafik kazalarında bir artışa neden olabilir mi? (ben en çok bundan korkuyorum.)
  6. Eskişehir yolundaki bu uygulamanın araçları karşı şeride geçmekten alıkoymak, ölümlü kazaları azaltmak için yapıldığı söyleniyor. Sebep bu ise, bu da trafik ile ilgili denetleme mekanizmalarının çalışmadığını alenen göstermez mi? (cevabını bildiğin soruyu sorma!)
  7. Bu tür uygularlara hukuki yollardan müdahale etmek mümkün müdür? (Biz göremedik, torunlarımız görür inşallah!)

Hiç yorum yok: