01 Aralık 2005

Buket Uzuner hakkında karaladıklarım!


Buket Uzuner, “İki Yeşil Susamuru” ile hayatıma girdiğinde henüz ilk gençliğimi falan yaşamıyordum! Basbayağı çocuktum! “Kitap oku!” emirlerine direnç göstererek geçirdiğim yıllara son noktayı Buket Uzuner’le koydum. Hala öyle “kitap kurdu” kategorisinde göremiyorum kendimi. Ama epeycedir kitapları adamakıllı seviyorum. Bu sevginin annesi olan yazara teşekkürlerimi sunuyorum. Sağolsun...
Üniversitenin ilk yılında, ODTÜ-Türk Dili bölümünün peynir gibi kokan salonlarından birinde ilk sunumumu yaparken de aklıma gelen ilk isim O’nun ismiydi.
Kendimce üst üste koyduğum minicik kitaplığımda Buket Uzuner’in yeri her daim bir başka oldu. Kızılay Konur Sokak’ta bir kitabevinde -Kitabevi kapanınca yerine köfteci açıldı sonraları- kitaplarını imzalatma ve kendisini tanıma fırsatı da bulmuştum üstelik. “Şairler Şehri” nin kapağındaki imzaya tekrar tekrar bakarak ve defalarca zevkle okudum.
Sonraları “Uzun Beyaz Bulut-Gelibolu” kitabının reklâmlarını Bahçelideki ilan tahtalarında görünce; hevesim kaçtı. Bir parfümün ya da bir spor markasının reklâmlarını görmeye alışkındım ama sevdiğim bir yazarın yüzünü ve kitabını çarşaf çarşaf ilanlarda görmek nedense hoşuma gitmedi. Duygusal bir tepkiydi belki ama kitabı okumayı uzunca süre erteledim. Ne zaman ki poster duvarlardan indi. Kitap sükûnetle raflardaki yerini buldu. Ben de o zaman okudum romanı.
Hala ara sıra yazarın http://www.buketuzuner.com/ adresinde yer alan internet sitesine girip, bir bakıyorum. Biliyorum ki sevdiğim başka yazarları o da seviyor. Kitap okumayı bana sevdiren bu kadındın tıpkı benim gibi küpe takmaktan vazgeçemediğini öğreniyorum. Bir ortak yan daha bulmanın verdiği o çocukça sevinçle işte bu satırları karalıyorum!

Hiç yorum yok: