Yeni bir yıl...
Aralık dediğin, Ocak dediğin, yıl dediğin, ay dediğin hepsi birer kurmaca. İnsanoğlunun zamanı tanımlama çabasının ürünü. Her biri için sözlük anlamı bir tek ama kim bilir kaç tane işlevsel tanımlama “operational definition” barındırıyorlar o üç beş harfin içinde. (Sanırım son demlerini yaşadığım research dersinin fazlaca etkisinde kaldım.)
Yeni bir yıla girerken geride bıraktığım yılın kendimce bir muhasebesini yaptım. E ne de olsa baba mesleği değil mi?
Çok üzüldüm. Çok yorgun hissettim zaman zaman. Yaşamın yükü omuzlarımdan taşıp yerlere dökülüyor gibi oldu. Destek aldım. Destek oldum dostlara. İlk kez cübbe giydim sırtıma sonra. Bir de kep taktım başıma (anneme jest olsun diye) Sahneye çıktım. Türkü söyledim. Konser sundum. Türküler öğrendim. Kitaplar okudum. Ders dinledim. Ders anlatım. Bir sürü çocuk kucakladım. Parasız kaldım. İş aradım. İşe başladım. Yüksek lisansa kabul edildim. Defalarca sınava girdim. Defalarca sınav yaptım. Yeni insanlar tanındım. Yeni arkadaşlıklar kurdum. Yeni yerler gördüm. Yeni yemekler tattım. Denizle kucaklaştım. Bazı zaman umutsuzluğa düştüm. Bazı zaman kendime yeni umutlar edindim.
Ve en güzeli âşık oldum.
Yeni bir yıla başlarken içinde sağlık, mutluluk, huzur, sevgi bereket, bolluk sözcüklerini barındıran nice dilekler diledi herkes. E tabi ben de. Bu yeni yıla ben, mutlu olmak için önce bunu istemek; sonra da emek sarf etmek gerektiğini bilecek kadar büyümüş biri olarak giriyorum. 23 yaşındakilere “vaaauw ne kadar da büyük” diye düşünerek baktığım günleri anımsayıp gülüyorum. Sanırım 2006 yılı ile birlikte 24 oluyorum
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder