Günlerden Pazar. Final haftasının son pazarı. Ders çalışmama sendromum nüksetti. Hiç şaşırmıyorum. Bu hafta 2 kitap bitirdim. 3 film izledim. Alışveriş yaptım. Yetmedi. Final ödevlerinin 2 si bitti. Geriye kaldı biri. Pazar pazar üzerime çöreklenen uyku perisinin esiri olmamaya uğraşırken, Anıl’ın bloguna takıldım. Kekli blog yazsına güldüm önce. Sonra ben de havuçlu kek yapmaya koyuldum. Ev ahalisi uyuyordu. Bir tek bulaşık makinesinin uğultusu vardı. İklim serinceydi. Ortam müsaitti.
Önce başka bloglar gezilip bu havuçlu keke neler koymuşlar diye bir bakıldı. Kek tarifi dediğiniz şey 3 aşağı 5 yukarı aynıdır. 5 yumurtalı tarif masraflı bulundu. 3 yumurtalı kolaj bir tarif uygulandı. Tarif kolaj oldu çünkü; dolapta kendini kaybetmiş 2 havuç ve kendini kaybetmemiş 1 adet ekşi elma vardı!
Evet, yemek yapmak biraz yetenek işi doğrudur. Ama ben bu işte damak tadının ve genetiğin rol oynadığı kanısındayım. Bir de alışkanlık etkeni var ki onu kazanmaya daha çoook var. Bir de efendim yemek yapmak zorunda olma duygusunun yemekler üzerinde olumsuz etkileri olduğu kanısındayım. Çünkü zorla güzellik olmaz!
Bir de tabi “alet işler el övünür” kısmı var işin. Örneğin, sanıyorum ortaokul yıllarıma dayanan kek ve pandispanya başarısızlıklarım vardı benim. “Vardı” diyorum, zira mini fırının evimize teşrifi ile bu başarısızlıklar sona erdi. Ya da mayonez. Mikserimizden duman çıkmasıyla sonlanan bir girişimden sonra evde senelerce mayonez yapılamazdı. Ne zaman ki el blendırı geldi. Mayonez geri döndü. “kesilen mayonez nasıl yeniden tutturulur?” sorusunun cevabını da biliyorum ama onu bir başka yemek blogumda anlatayım dilerseniz sevgili izleyenler. Kalın sağlıcakla!
Elmalı-havuçlu Pazar sendromu keki:
İçindekiler(index ya da dizin de diyeblirsiniz)
-3 yumurta
-1,5 su bardağı şeker
-1 su bardağı süt
-Yarım su bardağından biraz fazla sıvı yağ
-2,5-3 su bardağı un
-1 paket kabartma tozu
-1 paket vanilya
-1 tutam tarçın (çok olunca diğer tadları bastırıyo)
-1 subardağı havuç ve ekşi elma rendesi
-1 çay bardağı iri kıyım ceviz içi
-1 tutam(evde o kadar vardı) kuru üzüm
Yapılışı: yumurta şeker ile köpüüüük köpüüüüük çırpılır. Köpüğü inmeden şeker tabağın dibinde çıtırdamayıncaya kadar çırpılır. İçine yağ ve süt katıılr. Dikkat edin sıçrıyo. Fazla karıştırılmaz. Köpük kaçmadan içine un ve kabartma tozu elekten elenerek dökülür. Unun tamamı eklenmez. Sonraaaaa diğer malzemeler de katılır. Üzümler dibe çökmesinler diye yıkanıp unlanmıştır. (Bunu da bilin canım artık!) Kıvama ve duruma göre geri kalan un da eklenir. İyiceeeee karıştırılıp, yağlanıp unlanmış kek kalıbına dökülür.(bu kısım önemli çünkü mis gibi keke kalıpta mahsur da kalabiliyor. Daha önce olmadı değil!) Önceden ısıtılmış fırında 180* derecede 50 dakika (voltaj düşükse 1 saat) pişirilir. Fırının kapağı asla açılmaz. Elde el feneriyle durum defalarca kontrol eldir. Gerekirse saat kurulur, başında beklenir. Bir kek meydana böyle gelir. Afiyet olsun!
NOT: Yaparken söylenecek şarkı: Nil Karaibrahimgil’den “sana kek yaptım.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder