25 Ocak 2007

"Yapabileceğimiz tek şey var: YAŞAMAK!"

İdefixe’in düzenlediği sanal kitap fuarında, alıntıların hangi kitaptan olduğunu bilen insanüstü okuyucular en sevdikleri kitap sorulduğunda; Albert Camus’un (bir türlü telaffuz edemiyorum bu soyadını) Yabancı adlı romanını sıklıkla yinelemişler. Adını çok iyi bildiğim, kendini bilmediğim kitaplar arasında yer alan eseri, çalıştığım kurumun kütüphanesinde buldum. Kırmızı bir cilt üzerine, yaldızlı bir başlıkla okudum.

“…canım bir kumsalda olmayı ve denize doğru inmeyi çekiveriyordu. Tabanlarımın altında ilk dalgaların şıpırtısını, vücudun suya girişini ve orda bulduğum kurtuluşu düşlemekle ansızın zindanımın duvarlarının birbirine ne kadar yakın olduğunu anlayıveriyordum. Ama bu birkaç ay sürdü. Sonradan, sadece tutuklu düşüncelerin sahip oldum Avluda yaptığım günlük gezintiyi veya avukatımın beni görmeye gelmesini bekliyordum. Geri kalan zamanımı da pek güzel düzenlemiştim. Sonradan sık sık düşünmüşümdür ki; eğer beni kurumuş bir ağacın gövdesi içinde, başımın üzerinde çiçek açan gökyüzünü seyretmekten öte hiçbir uğraşım olmaksızın yaşamaya zorlaşalarmış, ona da yavaş yavaş alışacakmışım. Kuşların geçmesini veya bulutların kavuşmasını bekleyecekmişim… Bu da zaten annemin bir düşüncesiydi ve sık sık da yinelerdi, sonunda her şeye alışılırmış.

“Yabancı” zihnimde netleşmeye vakit kalmadan; yaşadığım ve özlediğim bir duyguyu uyandırarak bitti. Gökyüzü turunculara, pembelere grilere bulanmıştı. Güneş tuzlu ve sakin sulara kendini bırakırken, içimizi ferahlatan bir meltem sarmıştı ortalığı. Tenim tuzluydu, tatlı bir yorgunluk ve huzur duyuyordum içimde bir yerlerde.

1 yorum:

G.E. dedi ki...

Merhaba, okuduğunuz kitabın ardı sıra temanın bizdeki algısına bir örnek olarak Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam'ını öneririm.
Hoşçakalın...